BİZ
- Ayas Ali
- 29 Oca
- 2 dakikada okunur
“BİZ” dediğinizde tam olarak neyi kastediyorsunuz? İnsanlar genellikle bir grup bilinciyle hareket ederken, bireysel sorumluluklarının farkına varmakta zorlanırlar. Tıpkı "Yeni Dünya Düzeni ’ne karşı gelip bir devrim yaratalım" dediğimizdeki gibi. (Değilİz, işsizİz,itiyoruz) Buradaki "biz" çoğu zaman körü körüne hareket eden bir sürüyü ima eder. Peki neden bu kadar çok insan bu şekilde düşünür? Belki de bireysellik korkusunun köklü bir damgasıdır bu.
Çocukken "bencil olma" diye azarlandığınız oldu mu? Bu cümle, bireysel bir duruşunuzun baskılandığının bir yansıması olabilir. Oysa "BİZ" diyerek kolektif bir zihniyeti benimsemek, genellikle bireysel sorumluluklardan kaçınma isteğinden kaynaklanır. "Biz ne yapmalıyız?" sorusu, aslında "Sürü ne yapmalı?" anlamını taşır. Tıpkı "Tanrım, bize yol göster" gibi. Ancak burada bir sorun vardır: Sürünün hiç bir bireyi sorumluluğu üstlenmeye yanaşmaz. Her koyun, sadece öndeki koyunu takip eder. Eğer yanan bir evin içindeyseniz, "Ne yapmalıyız?" diye mi sorarsınız, yoksa kendinize "Ne yapmalıyım?" diye mi soracaksın? Asıl zayıflık burada yatıyor: Kendi hayatınız için sorumluluk almanın önünü sürekli tıkayıp çözümü başkalarından bekliyorsun. Sürekli mucizeler ya da kahramanlar beklemek, gerçek anlamda bireyselleşmenin önünü keser. İçinizdeki korku, sosyal engeller ya da "Başkaları hakkımda ne der?" düşüncesiyle şekilleniyor. Bu korkular, bireylerin kendi kaderlerini başkalarının çizmesine izin vermesiyle sonuçlanıyor. Oysa başkalarının size yol göstermesini beklemek yerine, özgür bir birey olarak kendi sorumluluklarınızı üstlenmek zorundasınız. Bir lider, bir çobandır. Bir çoban ise sürüyü ya sütünü almaya ya da kesime götürür. Bu kaçınılmaz bir gerçektir. Ancak burada sorulması gereken soru şudur: Neden bir lidere ihtiyacınız var? Kendi yolunuzu çizebilecek bir birey olarak, neden bir liderin peşinden gitmek istiyorsunuz? Eğer kendi hayatınızı yönetemiyorsanız, başkalarının sizi yönetmesine izin vermek zorunda kalırsınız. Sürünün bir parçası olmak, sizi o sürünün kölesi yapar. Ancak bir birey olarak harekete geçmeyi tercih ederseniz, hayatınızı kendi şartlarınızla şekillendirebilirsiniz. Özgürlük, bencilce bir şeydir. Sürekli "biz" diyen insanlar, genellikle kendi çıkarları için harekete geçme cesaretine sahip olmayanlardır. Bu kişiler, bir liderin kendilerini kurtarmasını bekler. Ancak özgür bireyler, kurtarılmayı beklemek yerine, kendi kaderlerini çizmeyi tercih eder. Çevrenizde değer verdiğiniz hatta onlar için canınızı vereceğiniz (eş, çocuk, anne, baba v.b) kişilerin toplamı, parmağınızdaki yüzük kadardır. Siz yoksanız onlar dünden yok. Uçak düşerken önce kendi maskenizi takın uyarısını önemseyin. Yaşayın ki yaşatabilesiniz.
Hayatınızı kendi ellerinizle şekillendirmek istiyorsanız, sorumluluk almalısınız. "Biz ne yapalım?" sorusu yerine "Ben ne yapmalıyım?" sorusunu sormalı ve buna uygun hareket etmelisiniz. Bu şekilde, sürünün bir parçası olmaktan çıkıp kendi yolunuzu çizebilirsiniz.
Sonuç olarak, çobanları ve sürüyü eleştirirken, kendi sorumluluğumuzu almamız gerektiğini unutmamalıyız. Hayat, sorumluluk almayı reddedenleri sert bir şekilde eleyebilir. Doğa kanunları gereği, avlanmayan bir hayvan nasıl hayatta kalamazsa, sorumluluk almayan bir insan da bir başkasının yönetimi altında yaşamak zorunda kalır. Başkalarını eleştirirken, kendimize dönüp bakmamız gerekir: Biz, kendi hayatımızı yönetmek için ne kadar sorumluluk alıyoruz? Çaresizce "biz" diyenlerden mi yoksa kendi yolunu çizenlerden mi olmak istiyoruz? Bu sorunun cevabı, geleceğimizi belirleyecek en temel faktörlerden biridir.
Yorumlar